Baykuşlar en güzel dallara konar ve vardır her asi çocukta gurur

Apokalips filminden bir pasaj. Çok hoşuma gitti. Evrensel yargılara varabilirim her an
Ve insan yalnız kalmıştı. Hüznün derinliklerinde yüzüyordu. Ve etrafındaki tüm hayvanlar ona yaklaştı ve şöyle dediler:
"seni bu kadar üzgün görmek istemiyoruz....ne dilersen dile senin için gerçekleştirelim"
insan dedi ki:
"daha iyi görmek istiyorum"
akbaba cevapladı:
"görüşüm senin olsun"
insan dedi ki:
"daha güçlü olmak istiyorum"
jaguar cevapladı:
"benim kadar güçlü olacaksın"
sonra insan dedi ki:
"yeryüzünün sırlarını öğrenmek istiyorum"
yılan cevapladı:
"hepsini sana göstereceğim"

böylece tüm o hayvanlarla birlikte gitti.

Ve insan, onların verebileceği her şeyi aldıktan sonra gitti .
Sonra baykuş diğer hayvanlara dedi ki:
"artık insan daha çok şey biliyor ve daha fazla şey yapabilir...birden korkmaya başladım"
geyik dedi ki:
"insan ne istiyorsa aldı, artık üzüntüsü bitecek"
ama baykuş cevapladı:
"hayır! insanda bir boşluk gördüm..hiç bir zaman dolduramayacağı bir boşluk..onu üzen ve devamlı istemesine neden olan şey bu!"
"almaya devam edecek ta ki yeryüzü şöyle diyene kadar; benden bu kadar ve verecek hiç bir şeyim kalmadı"
...
ikinci hikaye bir otobüs durağı macerası:
sessizce oturuyorum. gideceğim istikametin otobüsü çok nadir gelen tiplerden. bir çok yüz gelip geçiyor diğer istikametlere. sessizce oturuyorum. yaklaşık altı ay öncesi geliyor aklıma. en son bu durakta beklediğim zamanlar. tam karşıda iki binanın arasında o ağaç hala duruyordu. muhtemelen arsanın ya sahibi yok yahut var ancak satacak kimse bulunmuyor fahiş fiyattan. bir kaç kere resmini çekmeye yeltendim. ancak uzaklık ve yetersiz bir makine -yahut yetersiz bir ben- yüzünden pek başarılı olamadım. Neyse, dedim ya bizim otobüs çok nadir gelir. bir kere kaçırdın mı artık bir saat beklersin. tabiki ben de kaçırdım ve beklemeye koyuldum. çeşit çeşit insan oturdu yanıma ve otobüslerine binip gitti. bir aile vardı ki burada anlatmaya değer buluyorum.

çocuk gayet haşarı. anne ve baba sıradan tipler. çocuk sağa sola koşturdukça anası "ben sana uzaklaşma demedim mi" deyip kafasına vuruyor çocuğun. baba, hanıma verdiği yirmi milyonu nereye harcadığını soruyor bir yandan. hanım anlatıyor marketten aldıklarını. ama tetikte, bir yandan da ihmal etmiyor çocuğu. çocuk en sonunda ağladı. babasına sarıldı. babası çocuğu teselli ediyor.
-------
b: baba a: anne ç: çocuk
b: oğlum bak gitme sapık var burada dolaşıyor iğne yapıyor uzaklaşan çocuklara. eyüp sapığı var bak iğne batırıyor
ç: sapık ne
b: kötü adam
ç: kötü adam ne
b: kötülük yapan adam
ç: niye kötülük yapıyor
b: işi bu oğlum yapıyor işte
ç: niye
b: kötü adam vardı hani televizyonda-hanıma dönerek- neydi o bi kız vardı hani büyü falan yapıyordu
a: selena selena..
ç: hades! hades!
b: hah işte hades, onun gibi kötü bir adam işte
ç: ama akşam oldu evine gitmiştir
b: yok oğlum dışarda yatıyor o
ç: niye evi yok mu
b: yok yok, bak sağda solda yatıyor sokakta
ç: niye
a: yeter artık -eliyle hırpalayarak- kırıcam kafanı bir dahakine
ç: -ağlamaz, babasının kucağına daha da siner-
b: ne aldın marketten başka..
---------
otobüsleri geldi gittiler. beklemeye devam ediyorum. ağaç olduğu yerde duruyor. muhtemelen bu durakta vakti gelince beklemiş olanlardan hiç birine bu kadar estetik gelmedi bu ağaç. otobüsüm geldi. nihayet uzun bekleyiş sona erdi. gidiyorum. ağaca gözlerimle ima ederek bir selam. işin edebiyatı değil gerçekten bir selam. bindim ve uzaklaşıyorum. Babaların ve annelerin çocuklarına neler verdiklerini yahut verecek neleri kaldıklarını düşünüyorum. sonra yine bi otobüsle eyübe gidip gelmelerimde okuduğum bir kitaptaki tutkulu genç geliyor aklıma. sonra bir tanışın şöyle dediğini hatırlıyorum: bu seçimi sen yaptın, dolayısıyla hayatında oluşacak değişikliklere de şaşırmaman gerekir nitekim hepsini bekliyordun. ben de ona şöyle demiştim elbette bu seçimin doğuracağı sonuçları kestiriyordum. ancak bu sonuçların ben de ne gibi hisler uyandıracağını kestiremiyordum. nitekim hisler ancak yaşanarak bilinir hale geliyor. ardı ardına ardı arkası kesilmeyen şeyler. her zaman oluyor. yine olmuştu.

temenni/öngörü/kehanet/üstü açık kalmak:

bir gün karşıma dikilip şöyle diyeceğim: sana verecek neyim kaldı ?
ve eyüpteki ağaca bir baykuş konacak. oradan gözlerini dikip bana bakacak. ve boşluğu bir kez daha görecek.

Yorumlar