Baltık denizi izlenimleri

Baltık denizine mi bakıyor sizin yazlık ?

Bu olmalı giriş. Ben de kalmalıyım bir süre orada. Bavulumu hazırlayayım o zaman. Uzaklaşmak üstelik böylesine uzaklaşmak eminim hepimiz iyi olacaktır bayım.

Niye bu kadar üzerime geliyorsunuz ki? Bir kaç iyilik istemek, sizin için yaptıklarımdan sonra, ha kusura da bakmayın ama böyle işler bu işler, ayıp mı ? Bavul mu derler yoksa valiz mi bu arada? Soru işaretinden sonra boşluk var mıdır? İçimden bir his söyleyecek çok şeyim olduğunu fısıldıyor kulağıma, bir başka his ise ve elbette şu omzumun içinde fare gibi beni kemiren hem de üflemeyerek, şu ağrı yok mu onlar da boşver uğraşma diyorlar.

Gece eve gelirken otobüste, çift katlı bir otobüsün ara merdiveniyle koridoru arasında, iki kişi birden birbirleriyle konuşmaya başladılar. Derya diye bir isim geçiyordu. Biri diğerine Derya abinin oradan mı tanıyorum seni dedi, diğeriyse evet ben de sizi oradan sanırım gibi geveledi. Karşılıklı olarak isimlerini hatırlayamadıkları için pişmanlık belirtip sorun değil dediler. Halbuki sorun yeni başlamıştı. yaklaşık on dakikalık bir muhabbetin ardından olay şöyle gelişti:

A: Derya abi kimdi ? B: hani şu pazuları -eliyle tarif ederek-kocaman, denizci olan. A: onun çocuğu vardı noldu hasta mı hala ? B: evet onu hastaneye kaldırdılar..B : Hala hatırlamadın mı Derya abiyi ? A: Derya abi değil ama..abla.. B : yok sen yanlış hatırlıyorsun abiydi o. A: Hayır kadındı, oradan tanıyorum sizi. B: o zaman bir karışıklık oldu ben seni tanımıyorum, ama semtte görmüştüm kesin. A: evet, ben de sizi tanımıyorum o halde muhtemelen semtte gördüm ben de oradan hatırlıyorum. B: sorun değil (boşluğa yönelir bakışları kimseyle göz göze gelmemeye çalışır)

A'nın iki arkadaşı alt katta yarılmak üzereydiler. Ben de tutamadım kendimi gülümsedim ve otobüsteki bir çok kişi bu birbirini esasında tanımayan iki gencin aralarındaki absürd diyalog karşısında gülümsedi.

İnsanın bazen bu hayata niye geldiğini ve amacının ne olduğunu sorgulaması için beklenmedik yerlerde fırsatlar doğuyor. Bu benim için öyle bir andı. Sonucu boşverin de..şairin dediği gibi noktalayalım.
.....
o yıllar bir ressam tanırdım
gök çizemezdi
yüksek evler yapardı yitik kadın yüzleri- bir güm
o kentin
-tarihsel bir kenttir-
o çarşısındaki hasır iskemleli kahvede
onu bir cenini çizerken ağlar gördüm
bütün öğeleri belliydi ama neden gözsüz
ama neden bir kaleden artmış kapı tokmağı gibi
ıssız ve dokunaklı
diye sormadım çünkü ben
ağlayanları severim ve güzeldir ağlamak
denebilir ki-
bir insan en çok ağlarken güzeldir
....

son olarak ve ben ara sözleri -ne yalan söyleyeyim- seviyorum. balçık denizlerine açılan her sokağıyla tarihsel kentimi de muhakkak.

Yorumlar

mq dedi ki…
benim içimden bir ses söyleyecek çok şeyim olduğunu fısıldadığında kulağıma, ikinci bir ses zaten her şeyin çoktan söylenmiş olduğunu fısıldıyor...

şimdi olduğu gibi ikinci ses beni genelde susturamıyor. tabii, bunun iyi bir şey olduğunu iddia edecek değilim....
Dublor dedi ki…
bu ikili hep aynı taktikle mi çalışıyor yoksa :) hem nalına hem mıhına..

ikincinin galibiyet yüzdesi nedir diye düşünüyorum..bu arada sıradalar hariç ezici gibi geliyor..

bastıramadığınız birinci ses için teşekkür ederim.