Kronos!!! sevimsiz hergele!!!

7 8 9 /
4 5 6 x
1 2 3 -
0 00 . +


Hayır, yanlış gelmediniz. Burası herhangi bir gazetenin bulmaca eki değil. Ayrıca Da Vinci şifresini ve benzeri zeka oyunlarını öneren, brüt ücretten net ücretinizi hesaplayabileceğiniz yahut aldığınız B tipi fonların getirisini size söyleyen bir site de değil. Burası benim blog.
Peki nedir bunlar? Bunlar bugünün hesapsızlık günü olduğuna işaret ediyor düpedüz. Durun kendimizi kandırmayalım. Ne maymundan geldik diyenler ne de Adem'in oğullarıyız diyenler hesapsızlığı kabul etmezler.
Tam bu sırada müziğin sesini, bir önceki şarkıda düşük çıktığı için açmış olmamdan dolayı, hesapsızlığımın faturasını ödüyorum: kafam patlıyordu az kalsın. Haha, manidardır şarkının adı da "Headache".
Hesapsızlık diyorduk değil mi? İşte bakın yine oldu. Sonunu hesap etmeden, bir şeyler yazalım dedik yine çıkmıyor.
Azizim ben de biliyorum hesapsız taş yerinden oynamaz şu dünyada. Lakin kastettiğim başka bir şey sanırım. Hesap etme alışkanlığı. Hesap etme, hesaptan düşme, hesaba ekleme, hesap verme, hesabını görme..
Neyse, bırakalım şimdi. Buradan haberler vereyim biraz. S., sonunda muradına erdi; O, artık İtalya'da. Sonra Maslak artık tarih oldu. Evin bazı odaları açık renklere boyandı. Sonra ben kendimi işe güce verdim. Bazen yokuş yukarı çıkarken aniden önüme zıplayan serçeler çıkıyor, onları görünce gülümsüyorum, selamlıyorum. Bir çok cümle kuruyorum, içimden tabi. Ah, ne güzel vuruyor tellere. Geçenlerde mesaiye kaldığım günlerden birinde, kafeteryaya gittim. Günlük gazetelere göz gezdirirken "Memleketimin şairleri" isimli bir köşe keşfettim. Şöyle bir göz gezdirdim. Daha sonra yine benim gibi geç saate kalan bir arkadaşın tavla oynama teklifine olumlu yanıt verdim. İki sıfır yenilirken patron çağırdı. Sonraki bir gün S.'den aldığım wall-e yi izledim, çok beğendim. Sonraki bir akşam A. ile karşılaştım o meğer Z. yi tanıyormuş. Beraber İ. 'yi andık. Sonra ben İ.'yi aradım, bebeğiyle oynuyormuş. Niye gittin lan dedim ona yine. Annem de ay başında umreye gidiyor. Hey!!! size soruyorum herkes beni terk etmeye mi çalışıyor ?! işin kötüsü sonrasında gidenlere anlayışla karşılarmış gibi davranmak zorunda kalmanız. zoruma gidiyor. bazı geceler uyumuyorum. halbuki uyurken vakit çabuk geçer. geçenlerde bir böcek öldürdüm. genelde kaçarlar ama bu antenlerini oynatmayı tercih etti. ben de terliği beynine indirdim. bir de şey yaptım datetime fonksiyonu var ondan çalışma günlerini hesap etmeye çalıştım. lakin olmadı. uzun bir algoritma kurmak gerekiyor. üşendim. şu duvardaki saat nasıl sinirimi bozuyor bir bilseniz. devamlı orada ve devamlı aynı zamanı gösteriyor. ironik bir şekilde yaklaşık üç yıldır tepemde duruk bir saatle sabahlıyor ve akşam ediyorum. iyiki bünyamin button olmamışım. İşte bunlar buradan haberler.
-------------------------------------------
vakit geçsin vakit. nasıl geçtiği mühim değil. dünya bildiğince döner çünkü. bir şiir yazayım gözlerimi kapayarak.
----------------------------------------------------
Lichtung
----------------------------------------------------
musafaha etmek istiyorum sizinle bay zaman.
ve mesela bir şehir turu belki sonra
kentin güzel sokaklarını, avlu ve duvarlarını
ve mesela bir gece ağırlamak belki sonra
suratınızı görmek istiyorum bay zaman.
tüketirken kendinizi.
sormak istiyorum size bay zaman.
nasıl anlamsız kıldığınız fiilerimi
kronos çocuklarını yemişti sanırım, ki siz daha iyi bilirsiniz.
zavallı kronos boşuna almış mazlumun ahını
ah, o bile çıkıyor aheste aheste
niye elimi sıkıyorsunuz bay zaman.
şah damarım ellerimde mi sanki
kronos!!! seni sevimsiz hergele!!!
saat üç olmuş. yatıyorum.
-----------------------------------



"Hergünkü hep-beraberliğin kamusallığı, ölümü hep cereyan eden bir rastlama olarak bilir ve ona ölüm hadisesi der. şu veya bu yakın dostumuz, yahut uzak bir tanıdığımız ölür. her gün ve her saat tanımadıklarımız da ölür. ölümle dünya-içinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır. bu haliyle o, her gün karşılaşılanları karakterize eden dikkat-çekmezlik içinde kalır. zaten herkesin, işbu hadise için belli bir tefsiri de hazırdır. onun hakkında dile gelen yahut çoğunlukla söylenmeyen ve kaçarca sarfedilen sözler, aslında şunu demek ister: sonunda herkes ölecek, fakat şimdilik sıra bizde değil."

Yorumlar