istanbul - isfahan (1)

NOT: Yazının ilk halini koyuyorum edit falan yapılmadı ona göre.


İstanbul - Isfahan 2009


İran son yıllara kadar her türlü zeminde “öteki”leştirilen, yakın ama “uzak” komşumuz. Komşularımız arasında dünyada kendinden en çok “söz” ettiren, bu topraklardaki yaklaşık bin yıllık maceramıza bakıldığında kültürümüzü besleyen damarların en çok kesiştiği, yaşadığımız inişli çıkışlı ilişkilerle etle tırnak misali birbirine kaynaşmış dil, din ve tarih anlamında kitaplara ve kayıtlara, bizle birlikte ismi en çok düşülen ülke.


İşte şimdi okuyacaklarınız, doğudan başlayarak daha da doğuya uzanan bu yolun hikayesidir. Kolaycılığa kaçmadan haritamızın artık göstermediği noktlara kadar gittik, olayların içinden geçtik. Asıl yolculuk eve dönmektir diyerek mümkün olan en uzak noktadan “ev”e döndük.

Okurken keyif almanız dileğiyle...

Hazırlık
Yurt içi ve yurt dışında yapmış olduğumuz bir çok geziden sonra, binbir çeşit haliyle İran, aklımıza iyiden iyiye düşmüştü. Elbette ki İran günü birlik gidilecek bir yer değildi. İşte tam o sırada zihinlerimizde beklediği köşeden fırlayarak, yıllık tatil planlarımızı yaptığımız sırada bizi yakaladı ve menziline soktu. Evet, İran’a gidiyorduk yaklaşık bir ay sonra...


Genelde bu tip geziler, özellikle de bizim yaptığımız gibi motorsikletle gezilecekse, yola dair tüm senaryolar gözden geçirilmeli, B planları yapılmalı ve ihtiyaç duyulması muhtemel her şey için, ki bu uzun bir listedir daima, bir şeyler düşünülmelidir.


Ancak, bizim durum biraz değişikti. Normalde asla yeterli olmayacak yaklaşık on günümüz ve yine idealden uzak tek motorumuz vardı; buna karşılık yolun, maceranın ve en önemlisi merak etmenin ruhumuzu ele geçirmesine izin verdik. Daha sonra hesaplar yapıldı, tarihler belirlendi. Süre ve imkan kıstı altında, kervan yolda düzülür mantığıyla, yanımıza olabildiğince az malzeme ve bol bol “hayal” alarak hazırlığımızı yaptık.


Gezinin sadece başlangıç ve bitiş noktası belirlendi: İstanbul – Isfahan. Öncelikle başkent olan Tahran, o sıralar yaşanan politik çalkantılar ve daha da önemlisi tam anlamıyla dev bir metropol olmasından dolayı pek ilgimizi çekmiyordu. Dolayısıyla gözümüz Isfahan’a çevrildi. Süre ve yolun uzunluğu kadar, İran’ın nüfus bakımından ikinci büyük şehri (yüzölçümü olarak üçüncü) ve aynı zamanda konum olarak ülkenin tam ortasında yer almasıydı. Tarihte her dönem önemini korumuş olan kent, safevi hanedanlığı sırasında başkentlik yapmış, Pers, Sasani, Selçuklu, Moğol ve Safevi hanedanlıklarını yaşamıştı. Tüm bu birikimle birlikte kültür ve sanat mirası bakımından da ülkenin sayılı bölgelerindendi. Kent ayrıca İstanbul’un kardeş kentiydi. Sonuçta bu düşüncelerle seçimimiz Isfahan oldu.


Yola çıkış...
Motorsikletimizi bir hafta önceden Van’a yolladık. Yola çıkış tarihimizden bir günce de bizler İstanbul’dan uçağa binerek Van’a ulaştık. Hemen ambara ulaşarak motorsikletimizi aldık. Son hazırlıkların yapılmasından sonra Turingden aldığımız haritamıza Isfahanı işaretledik ve öğlen saatlerinde marşa bastık. Rota, sınıra kadar Van üzerinden Doğubeyazıt’a varmak ve daha sonra Gürbulak sınır kapısından İran’a geçiş yapmak şeklinde belirlendi. Daha sonrası ise doğaçlama olacaktı..

Yorumlar

mandalina dedi ki…
kaç kişi çıktınız bu yolculuğa?
Dublor dedi ki…
1 motor, 2 kişi
mandalina dedi ki…
motorla başka seyahatleriniz de oldu mu bu neviden?
Dublor dedi ki…
oldu ama çevre illere , uzun yol yapmamıştım hiç böylesine.