Galaktus!! sen varsan ben her türlü varım aga!

c_indie party

uzun bir aradan sonra kentime dönmüş bulunmanın huzuru içindeyim. şunun şurası üç gün lakin, uzakta geçen beher günler, aylar mesabesinde olduğundan hesap kabarıyor haliyle. Son yolculuğumda- ilginç bir ifade oldu demi- şahsi vasıtamla ilk uzun mesafeli seyahatimi de yapmış bulunuyorum. Sonuç olarak gece/gündür tüm hava  ve yol şartlarında ve yüksek süratlerde başarılıyım. O kadar ki giderken sekiz saat süren mesafeleri dönerken dört saatte katetmiş bulunuyorum. Bir süre şehir içi hız limitlerine uyum sorunu yaşadım, ama normale döndüm çok şükür.

ben yokken neler olmuş neler; dünya kupasından favoriler elenmiş, aşkı memnu bitmiş, balkondaki çiçekler solmuş falan,. bunlar muhtemelen ben var olsaydım da olacak olan olaylardı. i surrender diye bir şarkı çalıyor şu an, manidar. denklemin iki yanını sadeleştirirsek, evrensel kümede hiç bir şeyin tamamlayıcısı gözükmüyorum. Mesela belgeseller olur bazen, böyle afili jenerikler hayvanat haşerat abartılı ifadelerle sunulur "4 milyon yıldır dünyamızdalar, bizden önce onlar vardı, kıldı tüydü". Bir gün böyle bir belgesele konu olmayı hedefliyorum. dört milyon yıllık bir traşta, berber koltuğunda uyuyan ve tüm tantanayı kaçıran bir kalorifer böceği gibi. mesela bir hamamböceği kafası olmadan onbeş yirmi gün yaşıyomuş falan. etrafa bir bakın kafası olmadan altmış sene yaşayıp doğan, konan ve göçenler var dimi.

karadenizin hırçın sahillerinden, ılgazın sisli eteklerine, bolunun uzun tünellerinden gemlikin o reçberlerden ödünç falan filan.

bir mekanizma var köy elektrik şebekesinde. şimşek çakınca trafo hemen kapatıyor kendini. bir yerlere yıldırım düşer de tesisat yanar kaygısıyla. böyle köyde iki üç gün elektriksiz falan yaşadım. uçan internetim falan vardı ama girmedim açık söyliyim. iranda motorun arkasında 160 km hızdayken uyuya kalmışlıklarım var benim. Öyle dalarım karanlığa bakınca, öyle mahzenin taaa derinliklerine giderim neler hatırlarım neler. öyle yine daldım araba kullanırken. ikide bir son anda toparlamak zorunda kaldım bazı bazı. navigasyonda hedefler belirledim. göz ucuyla kilometreleri saydım bir yerden bir yere giderken. çabuk bitsin dedim. saatlerce radyo bile açmadım. bir yola baktım bir kilometrelere. karşı yönde gördüklerim yayan, yahut karşı yönden gelen seyyarat bile bir nebze ilgimi çekmedi. saydım kilometreleri. iki bini bulduk.

öyle içsel yolculuklar falan olmuyor hani yolculuk, yol, yolcu, açılan kapılar görülen mekanlar, tefekkürler falan. olmuyor işte. nereye gitsem aynı oluyor.

yeküne bakalım. neler mi oluyor hayatta.

falanlar, bacak sallamalar. 

hiç bir şey olmuyor bu hayatta 4 milyon yıldır, besleyip duruyorum, berber koltuğu her şeyi yutuyor.

sıkılyorum.

Yorumlar